Can’ın Karne Günü Masalı

Bir varmış, bir yokmuş. Bir vakitler, Can isminde ortaokula giden çalışkan mı çalışkan bir çocuk varmış. Okula her sabah erkenden sarfiyat, defterini tertipli fiyat, öğretmenlerini can kulağıyla dinlermiş. Bir gün öğretmeni, “Haftaya karne günü çocuklar,” deyince Can’ın kalbi kıpır kıpır olmuş.
Karne günü yaklaştıkça Can’ın içinde kelebekler uçuşmaya başlamış. Bir yandan seviniyor, bir yandan da merak ediyormuş. “Acaba tüm derslerim hoş mi? Öğretmenim neler yazdı?” diye düşünüp duruyormuş.
Her sabah aynanın karşısına geçip, “Ben elimden geleni yaptım,” diye fısıldıyormuş kendine. Lakin ne yaparsa yapsın, kalbi heyecandan kıpır kıpırmış. Ailesine pek aşikâr etmemeye çalışsa da yüzündeki tatlı heyecan, annesinin gözünden kaçmamış.
Nihayet karne günü gelip çatmış. Okulun bahçesi rengârenk montlarla, sevinçle koşuşturan çocuklarla dolup taşmış. Kimi yüksek sesle gülmüş, kimi sevinçten yerinde duramamış, kimi de heyecandan sessizce kenarda durmuş.
Can ise karnesini iki eliyle sıkı sıkıya tutmuş, kalbi pıt pıt atarken sayfaları yavaşça açmış. Her satıra baktıkça gözleri parlamış; notları pırıl pırılmış, öğretmenleri onu yalnızca dersleriyle değil, hoş kalbiyle de övmüşler.
Okuldan çıkarken Can’ın yüzünde kocaman bir gülümseme varmış. Karnesini ihtimamla çantasına yerleştirmiş lakin kalbindeki sevinç güya taşacakmış üzereymiş. “Annemle babam görünce ne kadar keyifli olacak?” diye içinden geçirirken, adımları hızlanmaya başlamış. Yol boyunca ayakları güya yerden kesilmiş, sevinçten uçar üzere yürümüş.

Can meskene vardığında kapı azıcık aralıymış. İçeriden mis üzere kek kokuları yayılıyormuş. Yavaşça içeri süzülüp, “Anne? Baba?” diye seslenmiş heyecanla. Tam o anda annesi elinde çilekli bir pasta tabağıyla mutfaktan çıkıvermiş. Babası ise parlak sarı bir kutuyla salonda onu bekliyormuş.
Can bir an durup şaşkınlıkla etrafına bakmış, sonra yavaşça gülümseyip karnesini annesine uzatmış.
Annesi karnedeki notlara tek tek göz gezdirmiş, her satırda biraz daha duygulanmış. Babası da yanlarına gelip, öğretmenlerin yazdığı cümleleri yüksek sesle okumuş: “Can çok çalışkan, arkadaşlarına karşı nazik ve yardımsever.”
Gözleri parlayan annesi Can’a sarılmış, babası da başını okşayıp gülümsemiş. “Seninle ne kadar gurur duysak az,” demiş yumuşak bir sesle. Sonra Can’a sarı kutuyu uzatmış.
Kutuyu heyecanla açan Can, içinden en çok istediği kitapları görünce gözleri parlamış. Kutunun içinde bir de minik not varmış: “Her sayfası kadar seninle gurur duyuyoruz.”
Can o akşam, ailesiyle sofrada otururken içini sıcacık bir memnunluk kaplamış. Karnesindeki notlar kadar, yıl boyunca gösterdiği uğraş da kıymet görmüş. Gülümsedikçe yorgunluğu dağılmış, kalbi güya biraz daha büyümüş.
Gece yatağına uzandığında kitaplarını başucuna koymuş. Perdeden gökyüzüne bakarken, yıldızların ona göz kırptığını hayal etmiş. Derin bir nefes alıp fısıldamış: “Bugün kalbimle ödül aldım.”
Ve böylelikle Can’ın karne günü masalı, yalnızca bir evrakla değil, sevgiyle dolu bir hatırayla bitmiş.
Can’ın karne günü masalına benzeyen çocuk masalları okumak için ilişkiye tıklayabilir, masallarımızı sesli olarak dinlemek için instagram sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.